GİRİŞ
ANADOLU DAĞ KURBAĞALARI
Anadolu’da genellikle 1100 metre rakımdan
sonra, bazı dağlarda özel bir kurbağa grubuna rastlanır. “Anadolu dağ
kurbağaları” denilen bu kurbağalar, dağ derelerinde, dağlardaki göllerde,
gölcüklerde ve ıslak çayırlıklarda yaşarlar. Hepsi Rana cinsinden
olan bu kurbağalar, başın yanlarında bulunan kahverengi şeritle (temporal
şerit), normal su kurbağalarından kolayca ayrılırlar.
Bugünkü bilgilerimize göre, yurdumuzda dört dağ kurbağası
türü yayılış göstermektedir. Bunlar, Uludağ kurbağası (Rana macrocnemis),
şeritli kurbağa (Rana camerani), Toros kurbağası (Rana holtzi) ve Tavas
kurbağasıdır (Rana tavasensis). İlk iki tür daha geniş yayılışa sahip olup,
Anadolu’dan başka Kafkasların bir kısmında da yaşarlar. Toros ve Tavas
kurbağaları ise yalnız Anadolu’dan bilinen iki endemik kurbağa türümüzdür.
Uludağ kurbağası, 1885 yılında George Albert BOULENGER
tarafından Bursa-Uludağ’dan tanımlanmıştır. Batıda Ödemiş-Bozdağ’dan
başlayarak, Anadolu'nun batı, orta, kuzey ve doğusundaki yirmi beş kadar dağdan
bilinmektedir. Bu dağlarda 1000 metreden sonra görülmeye başlar ve dikey
dağılışı 2250 metreye kadar çıkar.
Şeritli kurbağa, 1886 yılında yine G. A. BOULENGER
tarafından, Kafkaslarda bulunup bilim dünyasına tanıtılmıştır. Ülkemizde en iyi
bilindiği yer Kayseri-Erciyes dağıdır. Bu tür Anadolu’nun orta, kuzey doğu ve
güneydoğu kısımlarındaki yirmi kadar dağda tespit edilmiştir.
Toros kurbağası, 1898 yılında Franz WERNER tarafından bilim
dünyasına tanıtılmıştır. Bolkar dağlarındaki Karagöl (2500 m .), Çinigöl (2580m.)
ve Eğrigöl (…….m) denilen üç küçük dağ gölünde yaşar.
Tavas kurbağası ise Güneybatı Anadolu’ya özgü endemik bir
kurbağa türümüzdür. İlk kez 1969’da Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı
Kızılcabölük beldesinin Çakıroluk mevkiinde İbrahim BARAN tarafından
bulunmuştur. 1986 yılında İbrahim BARAN ve Mehmet K. ATATÜR tarafından, Rana
macrocnemis tavasensis adıyla Uludağ kurbağasının alttürü yapılmış, 2003
yılından beri de ayrı bir tür olarak kabul edilmektedir.
G.A.BOULENGER
F.WERNER
İbrahim BARAN
Mehmet K. ATATÜR
Anadolu dağ
kurbağalarını tanımlayan bilim adamları
Anadolu dağ
kurbağalarının sınıflandırılmasında, geçmişten günümüze süregelen karışıklıklar
bulunmaktadır. Özellikle Uludağ kurbağası ve şeritli kurbağa, bazı
araştırıcılara göre ayrı türler olmayıp tek bir türün (Rana macrocnemis)
alttürleri olarak kabul edilmektedir. Bu dört tür arasındaki farklılıklar, daha
çok morfolojik (renk, desen ve bazı vücut ölçümleri) özelliklere dayanmaktadır.
TAVAS KURBAĞASININ KEŞFİ
VE GÜNÜMÜZE KADAR GEÇEN SÜREÇ
Tavas kurbağalarını
bilim dünyasına tanıtan kişi, Prof. Dr. İbrahim BARAN’dır. 1960’lı yıllarda,
Ege Üniversitesi’nde doktora çalışmasına başladığında, tez konusu olarak hocası
Prof. Dr. Muhtar BAŞOĞLU tarafından, “Anadolu dağ kurbağaları” verilmiştir.
Muhtar BAŞOĞLU, Türkiye’de kurbağa ve sürüngen biliminin (herpetoloji) kurucusu
olarak kabul edilir. Anadolu dağ kurbağaları arasında öteden beri karışıklıklar
bulunuyor ve tanımlanan üç türün ayrı ayrı türler mi yoksa bir türün alttürleri
mi olduğu sorunu vardı. Bu çalışma kapsamında kendisi bilinen yerlerden başka
birkaç yeni dağda dağ kurbağalarının yaşadığını tespit etmiştir. Bunlardan biri
de Tavas Akdağ’daki Çakıroluk mevkiidir.
Prof. Dr. Muhtar BAŞOĞLU
(Mehmet Kutsay ATATÜR arşivi).
(Mehmet Kutsay ATATÜR arşivi).
İbrahim BARAN, 1670
rakımlı Çakıroluk örneklerini incelediğinde, bunların uzun bacaklı oluşlarıyla
Uludağ kurbağasına, açık renkli sırt şeridinin hemen hepsinde bulunuşuyla da
şeritli kurbağaya benzediklerini görmüştür. Ancak sırtın koyu renkli ve daha çok
lekeler içermesi, sırtın yanlarında bulunan kıvrımların krem renkli olup sırt
renginden belirgin olarak fark edilmesi, kulak zarı çapının daha küçük olması
gibi özellikleriyle diğer dağ kurbağalarından farklı olduğunu tespit etmiş ve
bunları bilinen üç türden birine dâhil etmemiştir (Baran,1969).
Muhtar BAŞOĞLU (solda), İbrahim BARAN (ortada) ve Mehmet Kutsay ATATÜR (sağda) hocalarımız bir sürüngen arazisi molasında (M.K. ATATÜR arşivi.)
Muhtar BAŞOĞLU (solda), İbrahim BARAN (ortada) ve Mehmet Kutsay ATATÜR (sağda) hocalarımız bir sürüngen arazisi molasında (M.K. ATATÜR arşivi.)
1986 yılında İbrahim
BARAN ve Ege Üniversitesi’nden Mehmet K. ATATÜR, Anadolu dağ kurbağalarını daha
bol örnekle yeniden incelemişlerdir. Bu çalışmada Çakıroluk örneklerini Rana
macrocnemis tavasensis adıyla, Uludağ kurbağasının yeni bir alttürü
olarak bilim literatürüne kazandırmışlardır (Baran ve Atatür 1986).
Otuz yıl kadar Tavas
kurbağaları sadece Çakıroluk mevkiinden bilinmiştir. 2000 yılında Akdeniz Üniversitesinden Mehmet ÖZ ve arkadaşları, yürüttükleri bir TÜBİTAK projesi
kapsamında, Antalya-Korkuteli Çayı’nın yukarı kısımlarında dağ kurbağaları
bulmuşlar ve bunları Rana macrocnemis tavasensis olarak kabul
etmişlerdir. Böylece Tavas kurbağasının yayılışı Çakıroluk’un kuş uçumu 100 km kadar güneydoğusuna,
Antalya sınırlarına kadar genişlemiştir (Öz ve ark. 2000).
2003 yılında Veith ve
Arkadaşları, Anadolu dağ kurbağalarını jeolojik ve moleküler genetik çalışmalar
ışığında yeniden ele almışlardır. Güneybatı Anadolu’da yaşayan ve daha önce
Uludağ kurbağasının “tavasensis” alttürü olarak kabul edilen dağ
kurbağalarının genetik olarak da Anadolu’daki diğer dağ kurbağalarından farklı
olduğunu belirlemişlerdir (Veith ve ark. 2003). Bu çalışmadan sonra Tavas
kurbağası tür düzeyine (Rana tavasensis) yükseltilmiştir.
Bu arada “tavasensis”
adı Tavaslı, Tavas’ta yaşayan anlamına geliyor. Bilim adamları yeni bir tür (
ya da geniş anlamda takson) bulduklarında ona diledikleri adı vermekte
serbesttirler. Bazen türün bir özelliğini, bazen sevdikleri bir bilim adamının
ismini bazen de türün ilk keşfedildiği yerin adını (tavasensis, honazensis,
birecikensis gibi) türe ad olarak seçerler. Bu ad, Tavas
kurbağalarının Tavaslı olduğunu Denizli’nin doğal zenginliklerinden biri
olduğunu bütün dünyaya ilan etmektedir.
DIŞ GÖRÜNÜM (MORFOLOJİK)
ÖZELLİKLERİ
Tavas kurbağasının
dorsalden (sırttan) görünümü.
Tavas kurbağasının
ventralden (karın taraf) görünümü.
YAŞADIĞI DOĞAL ORTAM:
BESLENME
Tavas kurbağalarının
beslenme biyolojileriyle ilgili yapılmış herhangi bir çalışma yoktur. Ancak
ülkemizdeki diğer dağ kurbağalarından olan Uludağ kurbağasıyla ilgili Mermer ve
Ayaz (2009)’ın Uludağ’da yaptığı çalışmanın verileri bu konuda aydınlatıcı
olacaktır. Adı geçen araştırıcılar, Uludağ’da yaşayan 117 dağ kurbağası
bireyinin besin içeriklerini araştırmışlardır. Çalışma sonunda, çeşitli hayvan
gruplarına ait 350 farklı av teşhis edilmiştir. Bu avların üyesi oldukları
hayvan grupları ve besin içeriğinde bulunma yüzdeleri şöyledir:
Hayvan grubu Besin
içeriğinde bulunma yüzdesi
Sucul kurtlar
(Oligochaeta) %0,3
Salyangozlar
(Gastropoda) %0,3
Örümcekler (Aranea) %6,3
Böcekler (Insecta) %90,5
Kırkayaklar (Diplopoda)
%0,3
Çiyanlar (Chilopoda) %1,4
Kurbağalar (Amphibia)
%1,1
Tablodan da anlaşılacağı
gibi, dağ kurbağalarının besinlerinin büyük bir kısmını (%90,5) çeşitli
böcekler oluşturmaktadır. Aynı araştırmacıların bir diğer tespiti de bu avların
sadece %19,8’i sucul türlerden oluşmakta, bu da dağ kurbağalarının ağırlıklı
olarak karasal avlarla beslendiğini ortaya koymaktadır. Yani ergin ve genç
bireyler su kenarındaki çayırlık gibi uygun ortamlara gidip avlarını yakalamaktadır.
Kurbağa larvaları
(iribaşlar) ise su içinde yaşarlar ve su yosunu gibi çeşitli bitkisel
planktonlarla beslenirler. Yıldız (2010)’ın dağ kurbağalarımızdan Toros
kurbağası larvaları üzerinde yaptığı gözlemlere göre, larvaların ağırlıklı
olarak sucul bitkilerle beslendiği ancak ölmüş erginleri, suya atılan et
(tavuk) parçalarını hatta gelişmelerinin bazı safhalarında diğer larvaları da
yediklerini tespit etmiştir. Bazı hayvan türlerinde görülen bu hemcinslerini
yeme olayına yamyamlık (kannibalizm) denir. Araştırıcı bu durumu, yüksek
dağlarda karların geç erimesinden dolayı larvaların gelişip büyümesi için
kısıtlı zaman aralığı olduğuna ve bu yüzden zengin protein içeriğine sahip olan
hayvansal besinlere de ihtiyaç duyduklarına bağlamıştır.
DOĞAL DÜŞMANLARI
A) PREDATÖRLERİ:
B)PARAZİTLERİ:
Pamukkale
Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Serdar DÜŞEN tarafından yayınlanan bu
makalede,Tavas kurbağasında 3 parazit helmint türü tespit edilmiştir. Bunlar;
1-Trematoda’dan
Haplometra cylindracea (Zeder, 1800) Looss, 1899,
2-Nematoda’dan
Cosmocerca ornata (Dujardin, 1845)
3-Acanthocephala’dan
Acanthocephalus ranae (Schrank, 1788)'dir.
ÜREME VE HAYAT DEVRİ
YAYILIŞI:
Tavas kurbağasının bilimsel olarak tespit edildiği (kırmızı) ve Tavas kurbağası olduğunu düşündüğümüz (sarı) yerler. 1-Çakıroluk Mevkii (Kızılcabölük Mahallesi-Tavas/Denizli) 2- Taşkesiği, Sülekler köyleri ve Alibeli mevkii (Korkuteli-Antalya). 3- Girdev Gölü (Fethiye-Muğla). 4-Atlıdere Mevkii Muğla 5-Honaz dağı 6-Kefe yaylası (Yatağan Mahallesi-Serinhisar/Denizli). 7-Akçakese ve Küçükyayla mevkileri (İnceler Mahallesi-Bozkurt/Denizli).
Tavas kurbağasının bilimsel olarak tespit edildiği (kırmızı) ve Tavas kurbağası olduğunu düşündüğümüz (sarı) yerler. 1-Çakıroluk Mevkii (Kızılcabölük Mahallesi-Tavas/Denizli) 2- Taşkesiği, Sülekler köyleri ve Alibeli mevkii (Korkuteli-Antalya). 3- Girdev Gölü (Fethiye-Muğla). 4-Atlıdere Mevkii Muğla 5-Honaz dağı 6-Kefe yaylası (Yatağan Mahallesi-Serinhisar/Denizli). 7-Akçakese ve Küçükyayla mevkileri (İnceler Mahallesi-Bozkurt/Denizli).
A-Tespit Edildiği Yerler:
1-Tavas Kızılcabölük
Çakıroluk Mevki: Tavas kurbağasının tip lokalitesidir. Halen türün en iyi bilindiği ve üzerinde en çok bilimsel çalışma yapıldığı populasyondur.
2-Taşkesiği Köyü,
Sülekler Köyü ve Alibeli Mevkii (Korkuteli-Antalya):
Tavas kurbağasının keşfinden
otuz bir yıl sonra (2000 yılında), Akdeniz Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet
ÖZ ve arkadaşları, Tavas kurbağasının yaşadığı yeni yerler kaydetmişlerdir. “Batı
Torosların Herpetofaunası” adlı TÜBİTAK projesi kapsamında,
Antalya-Korkuteli’nde bulunan Sülekler Köyü, Taşkesiği Köyü ve Alibeli
Geçidi’nde dağ kurbağaları bulmuşlardır. Korkuteli Çayı’nın yukarı kısımlarında
olan bu yerler, Burdur il sınırına yakındır ve Tavas-Çakıroluk’tan kuş uçumu
yaklaşık km. güneydoğudadır. Araştırıcılar, birbirine benzer bu üç yerde akarsu
kenarından toplam 16 (7 erkek, 9 dişi) örnek yakalamışlardır. Ayrıca dağ
kurbağalarıyla aynı ortamda, ova kurbağası (Rana ridibunda) ve su yılanı
(Natrix tessellata) türlerini de görmüşlerdir. Bunlardan su yılanının
dağ kurbağalarının doğal düşmanı olduğunu söyleyebiliriz. Bu örneklerin on
birinde açık renkli sırt şeridi bulunurken, beşinde ise olmadığını tespit
etmişlerdir. İnceledikleri diğer vücut ölçümleri ve oranları doğrultusunda, bu
örnekleri Rana macrocnemis tavasensis olarak kabul etmişlerdir. Böylece Tavas
kurbağasının yayılış alanı, İç-batı Anadolu’dan, Batı Akdeniz’e kadar
genişlemiştir. Yalnız bu kayıt iucnredlist.org’da yoktur.
3-Girdev Gölü
(Elmalı-Fethiye arası): Fethiye- Elmalı sınırına yakın olup Fethiye sınırları içinde yaklaşık 1800 m rakımlı bir dağ gölüdür. Alman herpetolog Michael FRANZEN ve arkadaşları tarafından, Girdev gölü dağ kurbağaları, Rana tavasensis türünden sayılmıştır. Bu kayıt 2008 yılında yayınlanan, aşağıdaki linkteki kitapta yer almıştır.
https://www.nhbs.com/die-amphibien-und-reptilien-der-sudwest-turkei-book
https://www.nhbs.com/die-amphibien-und-reptilien-der-sudwest-turkei-book
4-Atlıdere Mevkii-Muğla: Tuğba Ergül KALAYCI, doktora çalışması kapsamında, Girdev gölünün 30 km kadar kuzeydoğusunda, Muğla ili sınırları içinde dağ kurbağaları bulmuş ve bunları bir yayınla Tavas kurbağasına dahil etmiştir. Bu yayın aşağıdaki linktedir.
https://dergipark.org.tr/download/article-file/480242
https://dergipark.org.tr/download/article-file/480242
5- Honaz Dağı: 2017 Temmuzunda doğa fotoğrafçısı Rasim ÇETİNER Beyle birlikte Honaz dağının zirvesine yakın doğu eteğinde, yaklaşık 2170 metrede sulak bir alanda dağ kurbağası bulup görüntüledik. Bu kurbağa da Tavas kurbağasının bütün dış görünüm özelliklerine sahipti. Bu lokalite Çakıroluk mevkiine en yakın dağ kurbağası yaşam alanıdır. Aradaki uzaklık kuş uçumu 20 km kadardır. Bu örneğin fotoğrafı aşağıdaki linkte var.
http://www.turkherptil.org/gozlemDetay.asp?UyeId=364&BilgiId=22801
6- Kefe Yaylası (Yatağan
Kasabası-Serinhisar):
Kefe Yaylası,
Serinhisar’ın Yatağan Kasabası ile Honaz’ın Yukarıkaraçay Köyü arasında yer
alan, ortalama 1360 m
rakımlı bir yayladır. Honaz Dağı’nın doğusunda bulunur. Çevresi karaçam
ormanlarıyla kaplı Kefe Yaylası, son yıllarda yöre insanı tarafından yayla
turizmi açısından rağbet gören bir yerdir. Bu yayladan doğan kaynak suları,
Aşağıkaraçay ve Aydınlar köyünden gelen derelerle birleşerek Dereçiftlik köyü
civarında Çürüksu Çayına karışır.
Denizlili bir doğa
fotoğrafçısı olan avukat Mehmet KARABABA arkadaşımız, 2011 yazında Kefe
Yaylası’nda bir dağ kurbağası görüntülemiştir. Yavru olduğu anlaşılan bu
kurbağa, koyu kahverengi şakak bandı, açık renkli sırt şeridi, belirgin renkli
dorsolateral kıvrımlarıyla ve az çok simetrik görünen sırt lekeleriyle Tavas
kurbağası özellikleri taşımaktadır. Üstelik Kefe yaylası, Tavas Çakıroluk’tan
kuş uçumu 30 km
doğuda olup Çakıroluk'a oldukça yakındır..
Bu fotoğrafı aşağıdaki
linkte bulabilirsiniz.
http://www.turkherptil.org/gozlemDetay.asp?UyeId=519&BilgiId=10172
7- Akçakese ve Küçükyayla mevkileri (İnceler Mahallesi-Bozkurt/DENİZLİ): Burası benim de tip lokalitem:) 2010 yazında memleketimde dağ kurbağaları bulup görüntüledim. Bunun öyküsü, "Acaba Bizim Dağda Dağ Kurbağası Var mıdır?" başlığı altında aşağıda yer alıyor.
7- Akçakese ve Küçükyayla mevkileri (İnceler Mahallesi-Bozkurt/DENİZLİ): Burası benim de tip lokalitem:) 2010 yazında memleketimde dağ kurbağaları bulup görüntüledim. Bunun öyküsü, "Acaba Bizim Dağda Dağ Kurbağası Var mıdır?" başlığı altında aşağıda yer alıyor.
BULUNABİLECEĞİ DİĞER
YERLER:
Öncelikle Çakıroluk’un
da üzerinde bulunduğu Akdağ ve onun batısında uzantı şeklinde devam eden
Babadağ’daki derelerde yaşıyor olabilir. Bu dağların özellikle kuzey
kısımlarında, bol sulu ve zengin bitki örtüsüne sahip dereler vardır. Yine
Cankurtaran mevkiinde, Honaz Dağı’nın kuzeyinden ve doğusundan doğan derelerde,
Aşağıkaraçay, Sapaca derelerinde yaşaması mümkündür. Daha doğuda, Emirçayı’nın
iki kolunda (Bu kollardan biri Burdur-Yeşilova- Düdenköy’den; diğeri Acıpayam
Yeşilyuva Kasabası’ndan doğar.) yaşıyor olabilir. Bu sayılan akarsuların hepsi
Çakıroluk’un da içinde bulunduğu Çürüksu havzasına dâhildir.
Tavas kurbağasının ilk
keşfedildiği Çakıroluk ile oldukça güneyinde kalan Korkuteli Çayı ve Girdev
gölü arasında yaklaşık … km.lik bir boşluk bulunmaktadır. Bu alanda Burdur
ilinin batı yarısı ile Denizli’nin Acıpayam, Çameli, Beyağaç ilçeleri
kalmaktadır.
Daha zayıf bir ihtimal
olarak, Büyük Menderes’in kuzeyinde kalan dağlık alanlarda da bulunabilir.
Buldan, Güney civarındaki dağlarda, Çökelez, Beşparmak dağında, daha doğudaki
Çivril-Akdağ’da yaşıyor olabilir.
DOSEV (Denizli Doğa
Sevenler Derneği) üyeleri tarafından Çivril-Akdağ Tokalı Kanyon'da
görüntülenmiş bir dağ kurbağası. Tavas kurbağası olması kuvvetle muhtemel.
Son bir bilgi olarak,
Afyonkarahisar civarındaki dağlarda yaşayan dağ kurbağaları ile Tavas kurbağası
arasında benzer özellikler bulunmaktadır. Baran ve Afşar Buna dikkat
çekmişlerdir. Aşağıda afyon Tınaztepe deresinde görüntülediğimiz dağ
kurbağaları var. Bu dere Kumalar dağında olup Çakıroluk'tan 180 km kuzeydoğudadır. Açık
renkli sırt şeritleri, sırt renginden belirgin olarak farklı renkteki
dorsolateral kıvrımlarıyla Tavas kurbağalarını andırıyorlar.
Tınaztepe deresi dağ
kurbağası örnekleri (Tınaztepe Kasabası-Sinanpaşa/Afyonkarahisar).
ACABA BİZİM DAĞDA DAĞ KURBAĞASI VAR MIDIR?
Öğrencilik yıllarımdan
beri merak ettiğim bir konuydu bu. İbrahim BARAN hocamız, Tavas Akdağ’da yeni
bir dağ kurbağası populasyonu bulmuş ve bunu “Rana tavasensis” olarak
isimlendirmişti. Zirvesi 1850 metre olan bizim dağ da Tavas-Çakıroluk’taki gibi karaçamlarla
kaplıydı ve birkaç yerinde daimi su kaynakları vardı. Üstelik aradaki mesafe
kuş uçumu 40 km
kadardı.
Bu merakı gidermek 2010
yazında mümkün oldu. Güzel bir ağustos öğleden sonrası, yeğenim Mahmut’la
beraber dağ kurbağası peşine düştük. Hedef, dağdaki Akçakese mevkiiydi.
Akçakese’nin ortalama yükseltisi 1000 metre civarıydı. Üstelik bizim dağın
zirvelerinden doğan bir dere Akçakese’ye kadar iniyor ve köylülerimiz bu suyla
sebze, meyve yetiştiriyordu. Yani dağ kurbağaları için ideal bir ortamdı.
Yaralanmış ayağıyla
bizim Mahmut (Tavas kurbağaları ona çok şey borçlu:)).
Ayağımızda sandaletlerle
dağ kurbağası peşinde.
Mahmut’la bol çakıllı
dere boyunca yürümeye başladık. Küçük birikintilerde rastladığımız birkaç
kurbağa ova kurbağasıydı. Nihayet bahçeleri geçip ormanlık alana girdik. Bu
kısımda dere oldukça dardı. Sık sık erozyon nedeniyle devrilmiş karaçamlarla
karşılaşıyorduk. Ova kurbağaları bulmaya devam ediyorduk. Ansızın, kenardaki
çimenlerin arasında, şakağında koyu kahverengi bant olan yavru bir dağ
kurbağası gördük. Tarifsiz bir keyif. Derken bir daha, bir daha… Böylece tam
altı yavru dağ kurbağası bulup görüntüledik.
İlk gördüğümüz yavru
kurbağalardan biri.
Derenin zorlu şartlarına
umursamadan ilerliyorduk. Bir ara Mahmut devrik bir çamın üstünden atlarken
dala takılıp dizini yaraladı. Böylece geziye son verdik. Çektiğim yavru kurbağa
fotoğraflarını bir doğa fotoğrafı paylaşım sitesine (TREKNATURE) yükledim. Ege
Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bayram GÖÇMEN hocamız, bunların Tavas kurbağasının
bütün dış görünüm özelliklerini taşıdıklarını ancak ergin görmeden kesin bir
karara varılamayacağını yazdı.
Prof. Dr. Bayram GÖÇMEN
(Gerçek bir doğa severdi. Ruhu şad olsun hocamızın...)
(Gerçek bir doğa severdi. Ruhu şad olsun hocamızın...)
Yaklaşık bir ay sonra
Ramazan Bayramı nedeniyle tekrar memleketteydim. Bu sefer ergin kurbağa
görüntülemek için Mahmut’la beraber dağın yolunu tuttuk. Şimdiki hedefimiz aynı
derenin daha yukarısında bulunan Küçükyayla mevkiiydi. Burası etrafı
karaçamlarla çevrili ve yazın birkaç ailenin göçtüğü, yaklaşık 1400 rakımlı bir
yayla idi. Önce yayladaki iki küçük gölü inceledik. Ancak gölü çevreleyen
kamışlar o kadar yoğundu ki suyu bile göremedik. Biraz daha ilerleyip yaylanın
üst tarafındaki ormanlık alandan inen dereye ulaştık. Mahmut etraftaki
olgunlaşmış böğürtlenleri yerken ben de dere boyu yürümeye başladım. Su oldukça
azdı. Küçük havuzlara korkuyla zıplayanlar hep ova kurbağasıydı. Bazı havuzlarda
iri, sucul bir kınkanatlı olan dalıcı böcekler (Dytiscus marginalis)
yüzüyordu. Ve o an… Şırıltılarla akan suyun doldurduğu, küçük bir havuzun sağ
kenarında, taşlar arasına gizlenmeye çalışan ergin bir dağ kurbağası. Tuğlamsı
kahverengi güzel bir sırt rengi, açık sırt şeridi, belirgin renkli dorsolateral
kıvrımlarıyla karşımda duruyordu. Elime aldığımda “guruldama” diyebileceğim
tatlı sesler çıkardı.
Küçükyayla'daki ergin kurbağa.
Bu sefer tamamdı. Erginin fotoğraflarını paylaşınca, Bayram hocam bunların Tavaslı olduğunu ilan etti.
Küçükyayla'daki ergin kurbağa.
Bu sefer tamamdı. Erginin fotoğraflarını paylaşınca, Bayram hocam bunların Tavaslı olduğunu ilan etti.
En son 2011 Eylülünde
bir vesileyle (bizim kasabadan Bekir dayımızın, dağ suyuyla yetişmiş organik
fasulyelerinden toplamak için) Akçakese’ye gittik. Ben fırsattan istifade hemen
dağ kurbağalarını bulduğum dereye yöneldim. Bu son gezide, birkaç ergin dağ
kurbağası bulup görüntüledim. Bunlar da Tavas kurbağasının bütün dış görünüş
özelliklerine sahiptiler.
Sonuç olarak
belirtmeliyim ki bu örnekler bilimsel olarak incelenmiş değil. Aynı fotoları,
Türkiye’ye de defalarca gelmiş olan Alman herpetolog Michael FRANZEN’e bir
maille gönderip görüşünü sordum. FRANZEN, bu örneklerin Tavas kurbağasına çok
benzediklerini, ancak bunun kesin olarak ispatı için ya moleküler-genetik
çalışmaya ya da bol örnek ve karşılaştırma materyali kullanarak, ayrıntılı
morfolojik verilere (kulak zarı çapı, arka bacak uzunluğu vb.) ihtiyaç olduğunu
belirtti. Bu cevabın orijinali aşağıdadır.
Dear Ömer,
thanks for your message. Indeed, the species on your photos seems to be Rana tavasensis, judging from the relatively acute snout and the prominent light dorsal stripe. Regarding these characters, the Tavas frog appears to be very similar to the brown frogs living in eastern Turkey, e.g. around lake Van or near Kars. However, at present a reliable determination of this species seems to be only possible by a genetic analysis or probably also by making a comprehensive statistical analysis of some morphological parameters, e.g. tympanum diameter and length of hind leg. But this is a very hard work and you need to have a lot of frogs for comparison, perfectly from several different localities... Kind regards and greetings from Germany!
Michael -- Michael Franzen
Zoologische Staatssammlung München Sektion Herpetologie Münchhausenstraße 21 81247 München
Tavas kurbağası için
TURKHERPTİL olarak hazırladığımız e-afişler.
Türkçe:
http://www.turkherptil.org/MenuDetay.asp?MenuId=27&altMenuId=109
İngilizce:
http://www.turkherptil.org/MenuDetay.asp?MenuId=29&altMenuId=134
Türkçe:
http://www.turkherptil.org/MenuDetay.asp?MenuId=27&altMenuId=109
İngilizce:
http://www.turkherptil.org/MenuDetay.asp?MenuId=29&altMenuId=134
TAVAS KURBAĞASINI TEHDİT
EDEN FAKTÖRLER
1- Karaçam Ormanlarının
Kesilmesi ve Orman Yangınları:
2- Tarım ve Hayvancılık
Faaliyetleri:
Tavas kurbağasını tehdit
eden faktörlerden belki de en önemlisi, tarım ve hayvancılık faaliyetleridir.
Çakıroluk dışında diğer dört yerde az ya da çok sulu tarım yapılmaktadır.
3- Yayla Turizmi, Piknik
vb. Faaliyetler:
4- Bilimsel Çalışmalar:
Tavas kurbağalarını
tehdit eden unsurlardan biri de bilimsel çalışmalardır. Özellikle taksonomik
çalışmalarda, bir sonuca varabilmek için populasyondan bol örnek toplamak
gerekmektedir. Elde ne kadar çok örnek olursa dış görünüm, renk-desen, vücut
ölçümleri ve oranları bakımından daha çok veri elde edilmekte ve sağlıklı bir
sonuca varmak kolay olmaktadır.
Dağ kurbağaları yüksek
dağlarda yaşadıklarından ve araştırma için her zaman gidip gelmek mümkün
olmadığından, bilim adamlarımız eskiden beri bol örnek toplayıp bunları alkol
içinde muhafaza ederek gerektiğinde inceleme yoluna gitmişlerdir. Yine mide
içeriği incelenerek beslenme biyolojilerini ortaya koyma, histolojik ve genetik
çalışmalar veya iç parazitlerini belirleme çalışmalarında kurbağa örneklerinin
öldürülmesi kaçınılmazdır. Bilimsel çalışma için toplanmış ve kayıtlara geçmiş
Tavas kurbağası örnek sayılarını aşağıdaki tabloda bulabilirsiniz.
Bilimsel Çalışma
Toplandığı yer Erkek sayısı Dişi sayısı Juvenil sayısı Toplam
Baran, 1969
Öz ve ark., 2000
Afşar, 2006
Şahin, 2007
Franzen ve ark. 2008
Düşen ve ark.
Düşen ve 2010
Düşen 2012
Tabloda da görüldüğü
üzere bilimsel çalışmalar için bugüne kadar toplam …Tavas kurbağası
toplanmıştır. Dar bir alanda yayılış gösteren, tahmini çift sayısı … ün altında
olan ve azalma eğilimindeki Tavas kurbağası için bu sayı önemli bir darbe
demektir. Endemik bir tür olduğu için bilimsel çalışmalar açısından popüler
diyebileceğimiz Tavas kurbağasının, bundan sonra da yerli ve yabancı bilim
adamlarının araştırmalarına konu olacağı kuşkusuzdur.
Bu konuda bir öneride
bulunmak gerekirse klasik taksonomik çalışmalarda kullanılan bol örnek toplama
yönteminden vazgeçilmeli, ölçüm yapmak gerekiyorsa kurbağalar yakalanıp
ölçümleri alındıktan sonra tekrar doğal ortamlarına bırakılmalıdır. Son
yıllarda bunu başarıyla uygulayan bilim adamlarımız vardır.
5- Tür Kaçakçılığı:
Doğal varlıklarımız için
önemli bir tehlike de tür kaçakçılığıdır. Özellikle ekonomik değeri olan ya da
çok nadir bulunan bitki ve hayvanlarımız, çeşitli yollarla yurt dışına
kaçırılmakta; işin içine para girince, yerli işbirlikçiler de bu suça ortak
olmaktadır. Geçmişte kardelen, ters lale, siklamen, bombus arıları, Hopa
engereği, apollo kelebeği hatta geyik böceği gibi canlılarımız, yasal ya da
yasadışı yollarla yurt dışına götürülmüş ve bunlardan bazıları doğada yok olma
noktasına gelmiştir. Henüz Tavas kurbağası için böyle bir duyum ya da basına
konu olmuş bir haber yoktur ama tür kaçakçılığını, bu endemik ve nadir
kurbağamız için de potansiyel bir tehdit olarak sayabiliriz.
Tür kaçakçılığıyla
ilgili şüpheli bir durumla karşılaşıldığında, kolluk kuvvetlerimize haber
vermek en doğrusudur. Özellikle Jandarma Çevre Koruma Timleri, her türlü çevre
suçlarını incelemek ve müdahale etmek için kurulmuştur.
TAVAS KURBAĞASI HAKKINDA
YAPILMIŞ BİLİMSEL ÇALIŞMALAR:
1- Baran, İ. 1969. Anadolu Dağ Kurbağaları Üzerinde Sistematik Araştırma. EGE Üniversitesi Fen Fakültesi İlmi Raporlar Serisi No: 80. 78 sayfa, Bornova-İzmir.
2-
1- Baran, İ. 1969. Anadolu Dağ Kurbağaları Üzerinde Sistematik Araştırma. EGE Üniversitesi Fen Fakültesi İlmi Raporlar Serisi No: 80. 78 sayfa, Bornova-İzmir.
2-
İbrahim BARAN ve Mehmet
K. ATATÜR’ün 1986 yılında yaptıkları bu yayında, Anadolu dağ kurbağalarına ait
genel bir değerlendirme yapılmış ve Tavas -Akdağ’daki dağ kurbağası populasyonu
“Rana macrocnemis tavasensis” adıyla, Uludağ kurbağasının alttürü
yapılmıştır.
https://brill.com/view/journals/amre/7/2/article-p115_2.xml
https://brill.com/view/journals/amre/7/2/article-p115_2.xml
3-
Funda ŞAHİN tarafından
hazırlanmış olan bu yüksek lisans tezinde, İzmir Ödemiş Bozdağ dağ
kurbağalarıyla Tavas kurbağaları karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.Bu tezi
aşağıdaki linkte bulabilirsiniz.
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp
4-
Birgül AFŞAR tarafından
2007'de hazırlanan bu doktora tezinde, Anadolu dağ kurbağaları, ağırlıklı
olarak kan biyokimyalarına göre incelenmiştir. Bunlar arasında Tavas
kurbağaları da vardır. Bu tezi aşağıdaki linkte bulabilirsiniz.
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp
BİLİMSEL KİTAPLARDA
TAVAS KURBAĞASI
Merhum Prof. Dr. Muhtar
BAŞOĞLU, Necla ÖZETİ ve İrfan YILMAZ hocalarımızın 1994 yılında yayınlanan
Türkiye Amfibileri kitabında, Tavas kurbağasının yer aldığı metin. O yıllarda
Tavas kurbağaları henüz Rana macrocnemis’in alttürü kabul
ediliyordu.
Popüler Dergilerde Tavas Kurbağası
1- Bayram GÖÇMEN hocamızın Bilim Teknik Dergisinde yayınlanan Tavas kurbağası tanıtım yazısı.(Mart 2013 TÜBİTAK Bilim ve Teknik -Doğa: Fauna
İki Sayfa (82 & 83)
İki Sayfa (82 & 83)
Tavaslı "Zıplar
Efe" :))
Tavas Zeybeği'ni
aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz. (Yüreğine sağlık Tevfik SOYUÇOK efem...)
Tavas kurbağası, ustası
Özay GÖNLÜM'ün yolunda ilerlemektedir:))
Bu türküyü ve öyküsünü ustasından
dinlemek için aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=SCsjXjCcTL4
TAVAS KURBAĞASI GÖRSEL KAYNAKLARI:
http://www.turkherptil.org/IcerikDetay.asp?IcerikKatId=&TurId=473
http://dogalhayat.org/turler/rana-tavasensis-tavas-kurbagasi/
TAVAS KURBAĞASI GÖRSEL KAYNAKLARI:
http://www.turkherptil.org/IcerikDetay.asp?IcerikKatId=&TurId=473
http://dogalhayat.org/turler/rana-tavasensis-tavas-kurbagasi/
KAYNAKLAR:
http://www.turkherptil.org/IcerikDetay.asp?IcerikKatId=&TurId=473
http://dergipark.ulakbim.gov.tr/tbtkzoology/article/view/5000024160/5000024397
http://dergipark.ulakbim.gov.tr/tbtkzoology/article/view/5000024160/5000024397
Baran, İ. 1969. Anadolu
Dağ Kurbağaları Üzerinde Sistematik Araştırma. EGE Üniversitesi Fen Fakültesi
İlmi Raporlar Serisi No: 80. 78 sayfa, Bornova-İzmir.
Baran, İ., Atatür, M. K.
1986. A
taxonomical survey of mountain frogs of Anatolia. Amphibia-Reptilia, 7: 115-133